Kuzu ile bugün okulda rastlaştık, elinde dosya içinde notlar... Ne sınavı diye soru verdim hemencecik bizim Banks and Financial Institutions sınavı arifesinde, Mesleki ingilizce diye cevap verdi. Oh dedim ne güzel bizim de öyle olsa ders, tadından yenmez. Tabi tam içeriği de bilmiyorum, meğersem sonradan öğrendim bol bol makale okumaca üstüne yazılar yazmaca, bol bol okumaca daha fazla okumaca... Bir baktım ki Foucault, Horkheimer, Adorno... Hepsi ayrı ekol, hepsi ayrı otorite... Ne güzel kız dedim, biz okumak için götü yırtıyoruz böyle şeyleri sınavlar arasında, siz bunu ders olarak görüyorsunuz. Alınan ders bizzat kişiyi gelişme götürecek nitelikte.
Bir de bizim bölüme bakıyorum, insanlar iki tutam yazıyı okumak için bin dereden su getiriyorlar, yapmadıkları naz kalmıyor. Ne için peki bu? İngilizce iktisat öğrencilerinin ingilizce makale okumama inadı. Sınavlar öncesine ezberlenen bilmem kaç tane formül ve kavram, daha sonra sorulduğunda ne olduğu ya da ne işe yaradığı dahi bilinemeyen ve nerden geldiği muamma olan on yüz bin baloncuk şey. Ezberlemek ve öğrenmek arasındaki savaş, ezber lehine gidedursun bizim öğrenciler okuma tembeli mi, okuma özürlüsü mü desem bilemedim.
"İngilizce"yi sadece CV lere koymalık ve bir pazarlama metası olarak gören güzelim bölümüm öğrencilerine buradan selam ediyorum. Sonra biz ezber yapıyoruz, biz öğrenmiyoruz, hoca öğretemiyor bik bik bik ... Her vize ya da final sonrası bu muabbet dönmekte ama kimse ağa biz de biraz farklı şeyler yapsak da farklı kaynaklardan çalışsak etsek, kendimizi hem entelektüel açıdan geliştirsek, ama yok yok yok...
Biz ki sosyal bilimlerde ekonomi öğrencileriyiz, bir sosyolojiyi, bir piskolojiyi sadece üniversiteye giriş sınavı ve kolayca geçmelik görülen seçmeliler için çalışılmaktan daha nitelikli işler için kullanmalıyız. Ekonomide tüketicilerin eğilimlerini yani insan eğilimlerini, tercihlerini anlamak ve açıklamak için bilmem hangi kitabın bilmem kaçıncı sayfasındaki arz talep eğrisinden çok daha fazlasının gerektiğini. Yeni şeyler üretmek ya da türetmek için daha fazla kaynaktan faydalanmalı, daha fazla sorup daha fazla neden diye sormalıyız.
Ya da boşverin, İngilizce bölümde Türkçe okumak ve araştırmak için götü yırtıp; İngilizce gelince hemen Türkçesi yok mu diye sorup, üşengeçlikten götümüz yosun tutup terden pişik olana kadar kendimizi geliştirmek için hiç mi hiç uğraşmayalım
Neme lazım sonra kızlarımızın göz altı torbaları mor olur da kimse almaz olanları, erkeklerimizin saçları dökülür sonra kel kalıverirler de kızlar beğenmez evde kalırlar.
Aferin size çok iyi düşünmüşsünüz...
P.S: Bir alıntı "Allah'ım yarattın bari takip et..." (sözlük camiası)