4 Nisan 2010 Pazar

Türk Dış Politikası Ders Notu- 1945-1952 Türk Dış Politikasına Genel Bakış

Bu dönem Türkiye, 2. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında iyice beliren Sovyet tehdidinden kurtulmak için batıya yönelim içerisinde. Sovyetlerin 2. DÜnya Savaşı sonrasında boğazlar bölgesini denetim altına almak gibi bir amaçları var ve bunu zaman zaman göstermekten çekinmemektedirler. 45 sonrası Türkiye bu tehdit karşısında İngiltere ile olan antlaşmasından ümit etmekte lakin İngiltere'nin o zamanki gücü Türkiye'yi Rusya'ya karşı destekleyecek durumda değil. Olası bir savaşta Türkiye'nin tek başına kalması içten bile değil, ki bu yüzden ABD ile ilişkilerin başlatılması ve bu ülke ile müttefik olma çabası içerisinde Türkiye. Sovyetlere karşı gerekli askeri ve mali destek için Batı'nın yardıma ihtiyaç duyulmakta.

45-47 arasındaki süreçte Sovyetlerin Bulgaristan ve İran Azerbaycan'ına asker takviyesi ABD başkanı Truman'ın dikkatinden kaçmıyor, Türkiye ve Yunanistan'a karşı açık bir tehdit olarak görülen bu hareketlere karşılık, ABD Türkiye yanında yer aldığını göstermek olarak yorumlanacak bir harekete imza atıyor ve 1946'da vefat eden büyükelçi Mehmet Ertegün'ün naaşı USS Missouri zırhlısı ile Türkiye'ye getiriliyor ve ABD Rusya'ya karşı büyük biraderi oynamaya başlıyor. 1947 yılında Truman Doktrini olarak bilinen bir söylev ile Türkiye ve Yunanistan'a destek konuşması yapılıyor.

TRUMAN DOKTRİNİ

Türkiye ve Yunanistan'a Rusya'ya karşı kendilerini korumaları ve kendi çıkarları adına da bir tampon bölge uygulaması adına 400milyon dolarlık bir yarım paketi çıkarılıyor. 300milyon dolarYunanistan'a, 100milyon dolar ise veriliyor. ABD'nin Türkiye'nin arkasında olduğu bir kez daha beliriyor. Bu yardımın içeriği daha çok malzeme olarak verilmekte bu arada. Savaş sonrası askeri malzemelerin ABD'ye geri götürülme maliyeti yerine yardım amacı ile Türkiye'ye verilmesi daha uygun bulunmakta, bu da ek bir bilgi.


MARSHALL PLANI

1948 yılından itibaren Türkiye'nin almaya başladığı bir yardım paketi. OEEC ve OECD üyesi olan Türkiye 183milyon ekonomik ve 200milyon askeri yardım alıyor bu Avrupa Kalkınma Programı adı altında. Kasım 1948'te Türkiye NATO'ya müracaat ediyor ama başarısız olunuyor. Sovyetlere karşı korunmasına rağmen paktın dışında tutulmak Türkiye için bir sorun.

NATO ve TÜRKİYE

Dönemin Truman hükümeti Türkiye'yi Avrupalı'dan ziyade Ortadoğu'nın bir projesi olarak görmekte ve bu yüzden milli çıkarlar bakımından İngiltere'nin daha ön planda olmasını istemekte. Bu yüzden İngiltere Türkiye'yi NATO yerine İngilizlerin denetimindeki bir Orta Doğu savunma sistemi içersine dahil etme niyetindeler. Türkiye olası bir sistem içerisinde girmek için ön koşul olarak NATO üyeliği istemekteydi. 1950'de patlak veren Kore Savaşı sırasında Türkiye ve Yunanistan'on stratejik durumu tekrar tartışma konusu olarak ABD hükümetinde yer buldu. Dönemin hükümeti- ki artık DP hükümeti baştadır ve liberal izlenimi ile ABD'ye oldukça yakın bir hükümettir.- NATO üyeliği elde edebilmek ve batıya bağlılık göstermek adına Kore'ye asker yollama fikrini ortaya atmıştır.

Türkiye'nin NATO üyeliğine karşı çıkan ülke olarak İngiltere'yi görmekteyiz. O sıralarda Orta Doğu için bir komutanlık görevi vermek istemekte. 1952'de Türkiye NATO'ya üye oluyor. Türkiye'nin stratejik önemini ve bu bağlamdaki dış politika taktiklerini bir kez daha yorumlarsak Sovyetlerin Orta Doğu ve Akdeniz'i ve dolayısı ile Batılı devletlerin buralardaki çıkarlarını tehdit etmesi, ve yine komünizm tehlikesinin 1949'da Yunanistan'da oldukça hissedilmesi ve bu tehlikenin daha güneye kadar inme endişesi. Türkiye'nin Rusya'ya karşı daha doğrusu komünizme karşı bir tampon bölge olarak kullanılması ve desteklenmesi söz konusudur. Türkiye ise bu tehlikeden çok Rusya'nın sıcak denizler fantezisi için gerekli olan Boğazlar sorunsalı ve Doğu sınırının olası tehdidine karşı sırtını yaslayacak bir müttefik arayışı içerisindedir.

Hiç yorum yok: